İSTANBUL YAŞAM KOÇU YÜKSEL KÖKSAL05354336620
yukselkoksal10@gmail.com
ACININ İÇİNDE Kİ BİLGELİĞE İZİN VER…
28/07/2018 Sen Hiç Aşk Acısı Çektin mi? Yeni çalışmaya başladığım 17 yaşlarında bir danışanım bu yazıyı yazma sebebim oldu. İsmi Canberk. Bu yıl On ikinci sınıftan mezun oldu ve kız arkadaşı ile bir süredir ilişki sorunları yaşıyorlarmış. İlişki bu sorunlar sebebiyle bitme noktasına gelmiş. Canberk ile tanışmamıza vesile olan kız arkadaşı aynı zamanda benim de eski bir danışanım. Ve bu süreci en iyi şekilde yönetebilmesi için kendisini, İlişki Koçluğu almak için bana yönlendirmiş. Canberk ile yaptığım seansların eşliğinde, ayrılığa karşı beceri nasıl geliştirilir? Aşk acısı nasıl atlatılır? Sorularına cevaplar aradığımız yazılarımı da sizler ile de paylaşmayı uygun gördüm. Umarız sizler de kendinizden çok şeyler bulacak ve bu satırlar ile yol arkadaşlığı yapacaksınız. ‘’Ölüm Allah’ın Emri ayrılık olmasaydı’’ der güzel bir halk türküsünde. İlişkiye başlarken, kimselerin aklına dahi getirmediği bir gerçektir ayrılık. Yaşayan her varlığın en yakınında ki gerçeği olan ölümü, her an hatırına getirmediği gibi. Ve hiç abartılı bir ifade olmaz ki; aşk acısı ile baş etme becerisi, yas sürecinde ki evreler ile de benzerlik göstermektedir. Yaşanan bir ilişkinin ardından ayrılığa herkesin tepkisi farklı olur. Kimileri kaybetmeyi kabullenemez ve takıntılı bir durum haline getirir. Kimisi ömür boyu yas tutar. Kimisi takmaz görünür, çivi çiviyi söker der ve savrulur da savrulur. Birçok insan da sevgisini nefrete dönüştürür ve öfkesi asla geçmez. Yaşadıklarının acısını kendinden veya çevresinden çıkartır. En kötüsü de, geçmişin travması bilinçaltına ilmek ilmek işler. Ve yeni bir ilişkiye başlamaya çalışırken, geçmişin kapanmayan dosyalarından, negatif bilinçaltı kayıtlarından bihaber benzer ilişkileri hayatına çeker ve benzer olumsuzlukları yaşar. Girişte bahsettiğim 17 yaşında ki danışanım, acınacak bir insan olduğuna o denli inanmış ki, her ilişki sonrası olduğu gibi, şimdi de acınacak durumlara düşmeye hazırdı. Onunla yaptığımız seansta ‘’aşk acısına’’ çalışırken, bilinçaltında ‘’acınacak bir insan’’ olduğuna inanan kaydı bulup, yeniden yapılandırdıktan sonra, özgüven, özsaygı ve özdeğer gibi farkındalık çalışmaları yapacağız. Devamında, ebeveynleri ve kendisi ile doğru iletişim kurmasını sağlayacak seanslar ile devam edeceğiz. Tabi bu süreçlerde ihmal ettiği okul başarısını da ele alacağız ve hedef belirleyeceğiz. İlişkinin sorun yaşamaya başladığı daha erken bir dönemde başvurmuş olsalardı, şuan aşk acısı ile baş etme becerilerine değil, doğru iletişim becerilerine çalışıyor olacaktık. Başlarken de belirttiğim gibi, yaşanan bir ilişkinin ardından, ayrılığa herkesin tepkisi farklı olur. Ayrılık acısı yaşayan bazı insanlar, kendilerini işlerine veya sosyal aktivitelere verirler. Amaç kafa dağıtmak ve acıdan uzaklaşmaktır. Bazıları ise rahatlamanın yolunu yemek, alkol, uyuşturucu hatta seks bağımlılığında arar. Kimileri de yeniden acı çekmemek için, insanlar ile tüm duygusal bağlarını koparır. Bu durumların hiç biri insanın sevdiğini kaybetmesiyle baş edebilmesinin yolu değildir. Bir süreliğine işe yarar gibi görünse de, geleceği doğru şekillendirecek tutumların oluşmasına yardım edecek çözümler de olamazlar. Yoğun duygularla yaşanan ve bir gün biten büyük aşkın ardından, çok daha güzel bir ilişkiye başlamak için öncelikle bir önce ki ilişkiden alınması gereken mesajı doğru almak ve sizi yeni bir aşka taşıyacak aşamaları iyi bilmek gerekir. Bunların her birine ayrılık becerileri diyoruz. Ayrılık becerilerinin her birini her farklı yazımda sizlerle işlemeye çalışacağım. Bu gün ayrılığın ardından yaşanan ilk duygu acı ile nasıl baş edilir bunu paylaşmaya çalışacağız. Acı çekiyorum diyordu danışanım Canberk. Çektiğin acıyı bana tarif eder misin dedim? Ve bunları yazıp göndermiş. ‘’Nasıl olur da bir insan hem aşkların en güzelini hem de acıların en güzelini tattırabilir şaka gibi fakat o yaptı. Sanki bir büyücü gibi kafamın içinde ki küçük dünyayı büyüttü kocaman bir hale getirdi. Sadece yeşillik olan dünyama binalar dikti oyun yerleri yaptı beni eğlendirdi. Şuan ise gidiyor veya da gitmek üzere. Tıpkı sahile karşı kurulan rakı masasında tek dikişte bitirilen kadeh gibi bitirebiliyor ilişkiyi. Bunu yapmak için olgun mu olmak gerekir yoksa çocuk mu? Ben senin olgun olduğunu düşünüyorum. Çektirdiğin acılar her gece ölüyormuşum gibi hissettirse de bana yine de uyuyabildiğimi ve yaşadığımı öğretti bana. Ama hakkım helal olsun o küçük dünya sayende büyüdü sen gidince batsa da batmasa da seni hep hatırlayacak ve hatırlatacak bir dünya kurdun. Sana minnettarım. Tavana bir ip astın sandalyeyi altımdan itekledin fakat hala beni taşıyan birileri var. Şunu söylemeliyim ki bu benim ilk ölüşüm değil fakat seve seve ilk öldürülüşüm. Ben seni çok sevdim ve hep seveceğim. Benden önce güzeldin benle daha güzeldin ve hep güzel kal. Mutlu huzurlu seneler sevgilim ya benli ya da bensiz. Ben seni hep bekleyeceğim İsmail Abinin haykırışı gibi "O gemi bir gün gelecek Mecnun!" Misali...’’ Birinci Ayrılık Becerisi ACI ÇEKMEK Acı çekmek insan hayatında baş etmesi en zor şeylerden biridir. İnsanlar ilişkinin bittiğini kabullenseler bile bu konuda ki duygularıyla nasıl başa çıkacaklarını bilemezler. Nasıl bir şeydir bu aşk acısı. Çekenler çekmeyenlere anlatsın… Mutsuzsunuz, ne yemek yiyor, ne uyuyabiliyorsunuz. Ve hepsi aşk acısından. Uzmanlar aşk acısının hafife alınmaması gerektiğini söylüyor çünkü aşk acısı fiziksel acıyla eş değer bir etki yapabiliyor. İşte aşk acısının tepeden tırnağa etkileri... Aşk acısı neler yapıyor bilmek ister misiniz? İnternette arama yaparken ulaştığım bu bilgileri de yazıma dahil etmek istiyorum. YOKSUNLUK SEMPTOMLARI Bazıları aşkı bir uyuşturucuya benzetir. Nitekim bir bakıma doğrudur da çünkü ayrılık sonrası insanlar uyuşturucu bağımlılarına benzer bir yoksunluk krizine girebilir. Stony Brook Üniversitesi'nden uzmanların yaptığı araştırmalara göre bunun nedeni de uyuşturucuyla aşkın beynin aynı bölümünü harekete geçiriyor olması. DEPRESYON ANKSİYETE VE UYKU PROBLEMLERİ Yine bir ayrılıktan sonra insanlar depresyon ve anksiyete gibi sorunlar yaşar. Bu da beraberinde uyku bozukluklarını getirir. Psikolog Dr. Susan Quilliam, terk edilen aşıkların, içten içe terk edilmiş çocuklar gibi olduğunu ve küçük çocukların kendi başlarına nasıl hayatta kalamazlarsa, terk edilmişlerin de aynı şekilde tek başlarına olmamaları gerektiğini söyledi. Dr. Quilliam, "İnsanoğlu iletişim kurmaya programlanmıştır ve bu iletişim kesildiğinde muhakkak etkileniriz." dedi. KALP KRİZİ Yine ayrılık ya da boşanma sonrasında vücutta stres hormonu kortizol ve adrenalin yükseliyor. Bu da kalp ritmini bozarak kalp krizini tetikleyebiliyor. Cinsel Tavsiye Derneği başkanı bir kardiyolog da olan Dr. Graham Jackson, sarsıcı bir ayrılıktan sonraki 4 gün içerisinde insanların kalp krizi geçirebildiğini söyledi, "İnsanlar üzülmeye başlayınca adrenalin seviyesi yükseliyor ve bu da ani kalp krizine neden olabiliyor. İnsanlar bu süreçte solgunlaşıyor, kalp hızlı artmaya başlıyor. Kalp krizi geçirmeseniz bile kalp ritminiz bozulabiliyor. KÖTÜ BİR CİLT Stres hormonu yine ciltte tepkiye neden olabilir. Dermatolog, Dr. Daron Seukerman "Ayrılık insan hayatındaki önemli olaylardan bir tanesidir. Ve yükselen stres hormonları sadece damarları, kalbi değil aynı zamanda cildi de etkiliyor. Her dermatolog bilir ki ayrılık süreci ciltte bazı problemlere neden olur. Bunlar, sedef, egzama, saçkıran veya akne olabilir. İŞTAH KAYBI VE SİNDİRİM PROBLEMLERİ Yine yeme bozuklukları da ayrılık psikolojisiyle kendini gösteren olaylardan biridir. Harvard Tıp Fakültesi'nden uzmanlara göre stres de yine insanı acıktıran başlıca etkenlerden bir tanesidir. Stresle ilk karşılaşıldığında çoğu insan yeme içmeden kesilebilir ama uzun vadede bu özellikle bel bölgesinde kilo artışına ve yağlanmaya neden oluyor. GÖĞÜS AĞRISI Colombia Üniversitesi'nden psikologlara göre yoğun, duygusal acı sinirleri fiziksel acı gibi uyarabilir . Bu nedenle reddedilmek ya da bir aşkın yasını tutmak gerçekten fiziksel olarak can yakabilir hatta yumruk yemişsiniz gibi olabilirsiniz. Uzmanların yaptığı araştırmada gönüllülere eski sevgililerinin fotoğraflarına bakması istendi ve o anda MR çekildi. MR sonuçlarına göre duygusal ve fiziksel acı birbirine çok yakındı. Aşk acısı basite indirgenemeyecek kadar önemli bir durumdur ve bu süreçlerde profesyonel bir destek almak, kişinin şimdi ki ve gelecekte ki yaşam kalitesini olumlu etkileyecektir. Seansımız esnasında acı çekiyorum diyordu Berk… Acılarını yazmasını istedim. Alışkanlıkları vardı farkındaydım. Güçlü bir bağ ile bağlanmıştı ilişkisine… Onu besleyecek bir bağa ihtiyacı olduğunu biliyordum acısı iyileşirken. ‘’Sevdiğine ne söylemek geliyorsa içinde tutma ve her gün bana yaz öyleyse’’ dedim. Yoksunluk duygusu ile baş edebilmeleri için danışanlarım ile uyguladığım bir çalışmadır bu. Şimdi sevdiği kıza ne söylemek istiyorsa bana yazıyor. Acısını, özlemini, şaşkınlığını benimle paylaşıyor. Sabah telefonu her eline aldığında yazmaya alışık olduğu sevgilisine yazar gibi bana yazıyor. Yukarıda ki satırlar belki de yazdığı 5. mektup. Ve ilk yazdığı mektup ile bunun arasında acının aşamalarını, kıvrımlarını çok net okuyabiliyorum. Seansımız esnasında ona dedim ki; Bir yerlerin kesildiğinde yaşadığın acıyı hatırla. İlk anda ne kadar çok canın acımıştı. Ve sonra yavaş yavaş acın azaldı. Ve bir gün yaran kapandı. Evet dedi Canberk, fakat her baktığımda hatırlıyorum, diye ilave etti. Haklıydı unutmak mümkün olmayacaktı. Bununla birlikte, ayrılığın yarattığı hisleri yaşamayı reddetmeyeceğiz. Acını yaşa ve bu acılı gibi görünen deneyimden öğrenmen gerekenleri öğren. Bunun aksi olduğunda, acıyı yok saydığında, reddettiğinde, deneyimin olumsuz sonuçlarını beraberinde taşımaya devam edeceksin. Bu hatalı çıkarımlar zamanla, inançlarına, düşüncelerine, davranışlarına, bilincine ve bilinçaltına işleyerek karanlık bir enerji üretecek. Acını yaşa, fakat acının kendisi olma. Acının kendisi olursan, depresyon enerjisi yayarsın. Dahası, yeni hayatına bu olumsuz düşüncelerin gölgesinde başlarsın. Fiziksel ve ruhsal olarak hastalanırsın. Gerçekten dile getiremediğin acıların enerjisini yaymak ve acı mı olmak istiyorsun? Bunun karşılığında ne bulmak istiyorsun? Acını yaşamadan acıdan kurtulamazsın. Kurtulamadığın sürece de asla özgür olamazsın. Acı çekmek bir dram değil, yaşanan dramın etkilerini ortadan kaldıran bir şifalandırıcıdır. Çektiğin acı zamanla bilgiye ve güce dönüşecektir. Ne zaman olacak bu? Sen izin verdiğinde süreç başlayacak. Acının içinde ki bilgeliğe izin ver… Sevgiyle Ayrılık becerilerini yazmaya devam edeceğiz… 27 Temmuz 2018 Yüksel Köksal Aile ve İlişki Danışmanı & Bilinçaltı Terapisti İletişim: 0535 433 66 20 & 0544 724 36 50 |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
ANNELİK VE CİNSELLİK İKİLEMİNDE YANLIŞ BİLİNEN KONULAR - 31/03/2019 |
GEBELİK VE CİNSEL YAŞAM |
CİNSELLİK KADINLARIN ANLAM DÜNYALARINDA FARKLI BİR KÖŞEYE OTURUR - 29/03/2019 |
Modern toplumlarda kadınlar için cinselliğin anlamı da farklıdır. |
Bir Psikologun Yazdığı Mektuptan İlişkiler Üzerine 16 Kıymetli Tavsiye - 22/03/2019 |
Bir Psikologun Yazdığı Mektuptan İlişkiler Üzerine 16 Kıymetli Tavsiye |
AKRAN ZORBALIĞI NEDİR - 17/03/2019 |
Akran zorbalığına maruz kalmak, yaşa veya cinsiyete bakılmaksızın herkesin başına gelebilir. |
Çocuklarda ki Sosyal Fobi Nedir? Belirtileri ve Kurtulma Yolları Nelerdir? - 17/03/2019 |
İnsanın yaşamını olumsuz yönde etkileyen sosyal fobi nedir? |
ÖZGÜVEN EKSİKLİĞİ VE KURTULMA ÖNERİLERİ - 08/03/2019 |
Toplumda çok fazla önemsenmiyor ama özgüven eksikliği çocuk yaşlarda başlayıp yetişkin dönemde; depresyon ve sosyal fobi gibi rahatsızlıklara yol açabiliyor. |
BİLİNÇALTI NEDİR VE NASIL ÇALIŞIR ? BİLİNÇALTIMIZI PROGRAMLAYARAK YAPABİLECEĞİMİZ İNANILMAZ ŞEYLER - 01/03/2019 |
Bilinçaltı Nedir? |
Pedagojide güvenli bağlanma nedir? - 22/02/2019 |
Çocukların kimliklerini oluşturabilmesi, benliklerini tanıyabilmesi ve karakterini zarara uğratacak tehlikelerden korunabilmesi için en önemli yapı güvenli bağlanma köprüsüdür. |
ÇOCUĞUN KİŞİLİK GELİŞİMİNDE EBEVEYN TUTUMLARININ ÖNEMİ - 17/02/2019 |
‘’Çocukların yüreği yumuşak olur, istediğiniz şekli verebilirsiniz. Ancak o yürek bir kez belirli bir şekle girince, eski haline çok zor döner’’ Haruki Murakami |
Devamı |