Yaşam Koçları-Öğrenci Koçları-Aile Koçları 0544-7243650
ekremculfa@hotmail.com
ÖLÜM OLAYI ve ÇOCUK
06/01/2012 Ölüm Olayı ve Çocuk Ölümün insanoğlu tarafından kavranması, benimsenmesi çok zor bir gerçektir. İlk çocukluk yaşlarda ölüm korkutucu değildir. Çünkü belirsiz ve bulanık bir kavramdır. Çocuklar ölümle çok erken yaşlarda ilgilenmeye başlarlar. Çocuklar anne- baba konuşmalarını dinleyerek ölüm haberlerini duyarak ve ölü hayvanları görerek sorular sorarlar ve bunlardan bir anlam çıkarmaya uğraşırlar. 4 yaşındaki bir çocuk birisine ‘’İnşallah sen ölürsün!’’ dese bile çocuk ölüm kavramından uzak olduğu ve bu kavram hakkında bilgisi olmadığı için çocuk bunları istemsiz söylemiştir. 3- 4 yaş çocuğu için ölüm, uzun bir ayrılık ya da dönüşü olan uzun bir yolculuktur. Bu yaş çocukları; canlılar için geçerli olan ölümün cansızlar için de geçerli olduğunu düşünürler. Yani 3 yaşındaki bir çocuk ‘’ Bir adam ölmüş, sonrada evi ölmüş’’ diyebilir. Giderek ölümün uzun bir eyleme kımıldamadan olduğu düşüncesi gelişir. Bu yaşta çocuk ‘’ Bak ben öldüm’’ der sonra ‘’ Bak ben dirildim’’ der. Bu çağda ölümün sürekli ve geri dönmez bir olgu olduğu çocuk tarafından kavranamaz. 5 yaşlarında ise ölüm uzun bir eylem ile eş anlama gelir ve yavaş yavaş çocuk için korkutucu olmaya başlamıştır. Bu yaştaki çocuğa anne çocuğu yatıştırmak amacıyla ölümün uykuya benzediğini anlatmışsa kimi çocuklarda yatağa yatmaktan uykuya dalmaktan korkuma ortaya çıkarabilirler. Yine bu yaştaki çocuklar gömülmeyle ilgili yanıtlanması güç sorular sorabilirler. Ölülerin toprak altında nasıl kımıldayabildikleri ne yiyip, ne içtikleri, nasıl hava aldıklarına ilişkin sorular olabilir. Bu sorular bu yaş çocuğunun ölümün bir son, geri dönülmeyen bir bitiş olduğu düşüncesi benim sevmekte güçlük çektiğini kanıtlar. 5-6 yaşlarındaki çocuklar ölümle hastalık ve yaşlılık arasında bir ilişki olduğunu kavramaya başlarlar. Mesela ‘’ Yaşlı, ak sakallı herkesin ölebileceğini’’ sanırlar. Ölümden uyanır gibi geri dönüleceği düşmesi baskındır. Aynen Pamuk Prenses’ in bir öpücükle dirilebilmesi gibi. Oyun çağı çocuklarının ölüm korkusu, yetişkinlerin ölüm korkusundan değişiktir. Küçük çocukların doğrudan doğruya ölümle ilgili gibi görünen korkularının altında bile yalnız kalma korkusu yatar. Genellikle 8- 10 yaşlarında ölümün yaşamın geri dönülmez bir soru olduğu gerçeği benimsemeye başlar. Ailede Ölüm Aile içindeki ölüm anne- baba ya da kardeş ölümü büyük- küçük herkesi en derinden etkiler. Yetişkinlerin ölüm karşısında yas tutarak tepki gösterirler. Ağlama, huzursuzluk, uykusuzluk, içmeden kesilme, çalışma isteksizliği, çaresizlik, duygusal karamsarlık gibi belirtilerdir. Başka bir deyişle yakınlarımızın ölümü bizde ruhsal çökkünlük yaratır. Çocukların tepkisel davranışları ise daha farklıdır ve daha şaşırtıcı olabilir. Çocukları üzen ortada kalmışlık duygusudur. Kimileri ise ruhsal anlamda kötü bir süreç geçirebilirler. Durup dururken olmayacak şeyler isterler ,yersiz gülerler, başsağlığına gelenlerin önünde aileyi utandıran soytarılıklar yaparlar. Aileler bu davranışları anlamaz ve anlam veremezler. Çocuğun bu tepkilerin sebepleri ölümü yadsıma (inkar) yoluyla kendini savunmasıdır. Çocuğun bundan çok rahatsız eden şey anne- babaların onu bırakıp gitmesi ve onlara duyduğu öfkesidir. Çocuk çok sevdiği anne- baba- kardeş yitimini kaybetmeye inanmaması sonucunda ortaya ruhsal belirtiler çıkabilir. Ruhsal belirtiler ise şu şekilde olabilir; gece korkuları, karabasanlar, titreme nöbetleri, belirsiz bedensel yakınmalar, iç sıkıntılar, bayılma, dalgınlık, okul başarısızlığı vb gibi faktörler olabilir. Sonuç olarak kaybedilen anne- babanın boşluğunu kimin dolduracağına ya da çocuğun kurduğu ilişkiye bağlıdır. Aileler Neler Yapmalı ve Nelerden Kaçınmalıdır? 1)Anne- yada babanın ölümünde sağ kalan eşe çok ağır görevler düşmektedir. İlki belki de en zoru ölüm haberini çocuğa duyurmaktır. Bu görev başkasına bırakılmamalıdır. Çocuk acı haberi sığınacağı ve dayanacağı kişiden duymalıdır. Gerçek çocuktan uzun süre gizlenmemelidir. Sağ kalan anne ya da baba kendini toparladıktan sonra bu zor görev daha çok geciktirilmeden yapılmalıdır. Bu bekleme birkaç haftayı geçmemelidir. 2)Çocuk ölüm sonrasında başka bir şehre gönderilememeli. En büyük yanlışlardan biri bu süreçte çocuğu eğlendirmeye çalışmaktır. Bu tutum yaslı havayı gören ve sezen bir çocuk için büsbütün us (akıl) karıştırıcıdır. 3)Gerçek açıklandıktan sonra yas tutanların yaslarını çocuktan gizlemek için aşırı bir çaba göstermeleri gerekmez. 4) Çocuk ölümü yadsıma davranışı içine girmişse bekleyin ve anlayışlı davranın. Bu durum genellikle birkaç haftadan çok sürmez. Çocuk taşkınlık etse bile yaralayıcı sözlerden kaçının. 5)Çocuğun sizlere soru sormasını destekleyin. Çocuğunuza onun hep yanında olacağınızı ve yaşamınızı birlikte yürüteceğinizi anlatın. 6)Özellikle okul çağına gelmemiş çocukları gömme törenlerinden uzak tutun. 7)Çocuğunuza ‘’Annen ya da baban Tanrı’nın sevdiği kulu olduğu için erken öldü’’ gibi açıklamalar yapmaktan kaçının. 8)Yanıtlayamadığınız sorularınız olursa açık 0533 373 81 23 | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Yorumlar | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Yazarın diğer yazıları | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
NEOFOBİ - 13/02/2012 | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
NEOFOBİ | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
çocuklarda parmak emme alışkanlığı - 02/02/2012 | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
çocuklarda parmak emme alışkanlığı | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Altını Islatma (Anürezis) - 17/01/2012 | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Altını Islatma (Anürezis) | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Tuvalet Eğitimi - 11/01/2012 | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Tuvalet Eğitimi | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
bağımlılık nedir? - 07/01/2012 | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
bağımlılık nedir? | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
BASİT ŞİZOFREN - 07/01/2012 | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
BASİT ŞİZOFREN | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
SINAV KAYGISI NEDİR? - 07/01/2012 | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
SINAV KAYGISI NEDİR? | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
İLİŞKİDE KISKANÇLIK - 07/01/2012 | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
İLİŞKİDE KISKANÇLIK | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
cep telefonu bağımlılığı - 07/01/2012 | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
cep telefonu bağımlılığı | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Devamı | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Aktif Ziyaretçi | 12 |
Bugün Toplam | 272 |
Toplam Ziyaret | 247982 |
Aile Evlilik Çift Terapisti Fulya Güner 05333738123 | |
OKB’nin Nedenleri.. | |
Aile Evlilik Danışmanı Sinem S Çocuk Ergen 0533 373 81 23 | |
METROPOLİTAN OKUL OLGUNLUK TESTİ | |
Aile Terapistleri Aile Koçları 0533-3738123 | |
Hangi durumlarda Aile Koçluğu İşe Yarar? | |
Aile ve Çift Danışmanı Psikologataknşahin 05057675885 | |
- Mutlu Evliliğin Sırları Nelerdir - | |
BARIŞ YILMAZ | |
- ANLAŞILMAK İSTEYEN KADIN NE YAPMALI – | |
Betül K | |
ve ben söylemek isterim ki, her şeye ve herkese kayıtsızım. | |
Bireysel Aile Psikolog Fulya Beyribey +90 (546) 932 46 24 | |
İnsan Neden Yalnız Hisseder? | |
British Eurolang Genel Müdürü 0216-3481010 | |
İngilizce'yi Nasıl Öğrenebilirim? | |
Dr. Mehmet A. Eroğlu Yaşam-Eğitim Koçu 0544 7243650 | |
İkigai | |
Ergen Psikologları 0505-7675885 | |
Ergen Psikolojisi, Ergenlerde Depresyon | |
evlilik cinsel terapist nesrin örek 05057675885 | |
Cinsel isteksizlik nasıl ele alınmalı ve tedavi edilmelir? | |
Evlilik Çift Terapisi Randevu 0533-373-81-23 | |
Hangi Durumlarda Psikoloğa,Pedagoğa,Aile Terapistine,Evlilik Çift Terapistine Başvurulmalıdır? | |
İlişki Koçları 0544-7243650 | |
İlişki Koçlarına Hangi Durumlarda Gidilebilir? | |
istanbul hayat koçu Kadıköy Bakırköy 0532 158 35 55 | |
Atlarla Terapi | |
istanbul Yaşam Koçları Öğrenci Koçları Dr. Ekrem Çulfa 0544-7243650 | |
ÖZSEVGİ & KARI-KOCA SEVGİSİ | |
İSTANBUL YAŞAM KOÇU YÜKSEL KÖKSAL05354336620 | |
ANNELİK VE CİNSELLİK İKİLEMİNDE YANLIŞ BİLİNEN KONULAR | |
istanbul yaşam koçu 05321583555 | |
KENDİNİ GERÇEKLEŞTİREN KEHANET | |
Kişisel gelişim testleri 0505 767 5885 | |
- Başkalarıyla Yaşayabilme Testi - | |
MyLife Psikolojik Danismanlik 0533 373 81 23 | |
Koçlulukta Danisanı Tanimak için Sorulabilecek Sorular | |
Öğrenci Koçları 0544-7243650 | |
Öğrenci Koçları Nasıl Yardımcı Olur? 0544-7243650 | |
Psikolog Buse Yeğin | |
YEME BOZUKLUĞU NEDİR? | |
Psikolog Çağla Tekeli 0505-767-58-85 | |
Ergenlikte Psikolojik Destek | |
psikolog pedagog aile ve çift terapisi | |
Dr. Psk. Aile Evlilik Çift Danışmanı Ekrem ÇULFA hakkında yazılan yorum, tavsiye, öneri ve faydalar | |
Psikolojik Danışmanlar 0216-3476003 | |
Psikolojik Danışmanlık Nedir? Hangi Durumlarda Psikolojik danışmanlardan Profesyonel Yardım Alınır? | |
Psk. Dan. Furkan Çulfa 0544 724 36 50 | |
Okula Gitmenin Psikolojik Olarak Olumlu Katkıları Nelerdir? | |
Sosyolog Merve Ege tel 0505 767 5885 | |
İntihar | |
Uzman Klinik Psikolog Şakir ERNAS 05057675885 | |
Kendi Varlığını Duyurma Haykırışı: Saldırganlık ve Kızgınlık | |
Uzman Klinik Psikolog Büşra GÜNEŞ | |
ÇOCUKLARDA DAVRANIŞ PROBLEMLERİ İLE BAŞA ÇIKMA | |
Uzman Klinik Psikolog Pedagog Gülten Demirdöven Çocuk Ergen Aile Terapisti Eğitim Koçu 05447243650 | |
BOŞANMALAR ÇOCUKLARI NASIL ETKİLİYOR? | |
uzman klinik psikolog sabiha ışık 05333738123 | |
Antisosyal Kişilik Bozukluğu | |
Uzman Psikolog Gülşah Babaoğlu | |
ÇOCUKLARDA VE ERGENLERDE BAĞLANMA STİLİ VE BENLİK SAYGISI DERECESİ İLE SÜREKLİ ÖFKE VE ÖFKE İFADE B | |
Uzman Psikolog Sibel KESKİNEL | |
Uzman Psikolog ve Yaşam Koçu Olmak | |
Yaşam Koçları-Öğrenci Koçları-Aile Koçları 0544-7243650 | |
NEOFOBİ | |
YAŞAM KOÇU ÖĞRENCİ KOÇU SİNAN SEYFİ YETKİNER | |
İSTİFÇİLİK BOZUKLUĞU | |
Yaşam Koçu Öğrenci Koçu Acıbademde Kadıköyde Ayşim Çulfa | |
Ebeveynler Çocuklarının Karne Notları İle ilgili Nasıl Bir Tutum İçinde Olmalılar? | |
Alış | Satış | |
---|---|---|
Dolar | 34.4131 | 34.5510 |
Euro | 36.3571 | 36.5028 |
Kendimizle ve çevremizle ilgili sahip olduğumuz düşünceler, tavırlar, yargılar ister olumlu olsun ister olumsuz çoğunlukla bizim tarafımızdan seçilmemiştir; yaşadığımız çevrenin bize öğrettikleri ve yaşadığımız olaylardan bize kalıntı olarak kalan şeylerdir. Ve bunlar mantıklı olmayabildikleri gibi hayatımıza da zarar verebilmektedir.
İster bir yetişkin olalım, ister çocuk ve ergen isterse bir çift olalım yaşadığımız her şey sahip olduğumuz bu çürük yapıdan etkilenmektedir. Ne kendimizle ne de çevremizle ilişkilerde yaşadığımız sorunlar bizden değil, sahip olduğumuz bu çürük yapıdan kaynaklanmaktadır.
Bilgisayara bulaşmış virüsler nasıl ki bilgisayarı doğru işlemez hale getiriyorsa, zihnimizin sahip olduğu psikolojik virüsler de zihnimizin işleyişini altüst edebiliyor. Ancak bilgisayarı virüslerden temizlediğinizde ya da onu yeniden programladığınızda iyi çalışabiliyor. Zihnimiz de temizlenmeye, bakıma, yenilenmeye ihtiyaç duyar. Bu nedenle psikologa gitmek bir delilik değil, zihni temizleme, yenileme ve bakım hareketidir. Ve şunu unutmayın zihninizin bu hali başkaları tarafından ve yaşadığınız olaylar tarafından oluşturuldu, siz tercih etmediniz, o nedenle sizin hiçbir kabahatiniz yok. İster kendiniz bir psikologa gidin ister çocuğunuzu götürün, isterse eş olarak gidin, utanılacak, korkulacak, bir şey yoktur, kendinizi suçlamayın, çünkü içinde yaşadığınız durumu siz seçmediniz, şartlar, yaşadığınız olaylar, çevreniz, size verilen şeyler sizi bu hale getirdi. Psikologa gitmek bir delilik değil ancak öz benliğini keşfetmek isteyen, tercih hakkını kullanan bir insanın akıllıca davranışı olabilir. Bu sadece psikolog için değil diğer uzmanlar ve gelişim fırsatları için de geçerlidir.
NOT: Psikolojik problemlerle(Durumlar) psikolojik hastalık aynı şey değildir. Her insanın belirli konularda psikolojik problemleri olabilir, eğer onların üstüne gider ve anlamaya çalışırsak pek çoğu sorun olmaktan çıkabilir, ancak üzerine gitmediğimiz bazı problemler bizi hasta edebilir. Zamanında temizlenmemiş bir diş taşı diş çürüğü ve iç organlarla ilgili bazı sorunlara yol açabilir. Diş taşı veya lekesiyle diş çürüğü aynı şey değildir.
Psikologlar, halk dili ile “delilik” olarak nitelendirilen, psikologlar tarafından da iletişimin kesildiği durumlar olarak nitelendirilen klinik durumlarla karşılaştıklarında bu durumdaki kişileri ilgili uzmanlara ( psikiyatris, nörolog vb) yönlendirirler. ”Deli doktoru” tabiri psikologların iş tanımı konusunda yeterli bilgiye sahip olmayan insanların aklında kalan “kötü şöhret” olarak tabir edilebilecek bir yanlış bilgidir.
Psikolog sizi yargılamaz, suçlamaz, size akıl öğretmez, sizi eleştirmez. Psikolog insan zihninin işleyişi, düşünce ve davranış gelişimi, kendimiz ve çevreyle kurduğumuz ilişkiler hakkında eğitimini aldığı bilgiler aracılığıyla size yardımcı olur, terapi yapar.
Terapi, konuşmanın ve karşılıklı iletişimin kullanıldığı bir anlama ve değerlendirme yoludur, ancak buradaki konuşma herhangi bir insanla yaptığınız konuşma şeklinde olmamaktadır.
Psikolog sadece bir rahatlama yeri değildir, rahatlama sunulan terapinin beklenen sonuçlarından biridir.
Sorularınız ve ek bilgi için mail adresi veya telefonla bağlantıya geçebilirsiniz.
0544-724-36-50
Teşekkür ederiz!